Afrika’nın en önemli doğa alanlarından biri olan ve Botsvana sınırları içerisinde yer alan Okavango Deltası’nda kuraklık etkisini gösteriyor.
Angola’dan gelen yağmur sularını taşıyan Okavango Nehri’nin, Kalahari Çölü havzasına döküldüğü Okavango Deltası, kıtanın en geniş iç deltalarından biri durumunda.
UNESCO tarafından 2014’te Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen delta, Kilimanjaro Dağı, Sahra Çölü, Nil Nehri, Kızıldeniz Resifi, Ngorongoro Çukuru ve Serengeti ile birlikte “Afrika’nın 7 doğa harikasından biri” kabul ediliyor.
Okavango Deltası, yaklaşık 20 bin kilometrekarelik bir alana yayılıyor ve “Afrika’nın 5 Büyüğü” aslan, leopar, fil, gergedan ve manda başta olmak üzere çok çeşitli ve sayıda hayvana ev sahipliği yapıyor.
Afrika tropikal yağmurlarının sularını taşıyan Okavango Nehri’nin döküldüğü delta, kasım-mayıs ayları arasında en sulak dönemini yaşıyor.
Kalahari Havzası’na dökülen suların kısa sürede buharlaşmasıyla hazirandan itibaren kurumaya başlayan delta, özellikle temmuz ila ağustos aylarında on binlerce hayvanla dolup taşıyor.
Ekim ayı ise Okavango Deltası’nda yılın en kurak dönemi oluyor. Deltada suların neredeyse tamamen çekildiği bu dönemde sıcaklık, 40 derecenin üzerine çıkıyor.
İklim değişikliği bölgede etkisini gösteriyor
Öte yandan, delta çevresinde yapılan araştırmalar, iklim değişikliğinin son yıllarda Okavango çevresini de etkilediğini gösteriyor.
Botsvana Üniversitesi Okavango Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayımlanan 2018 tarihli çalışma, iklim değişikliğinin Okavango Deltası’ndaki su kaynaklarında daha hızlı buharlaşmaya yol açtığını ortaya koyuyor.
Çalışma, bu durumun, özellikle kurak mevsimde son derece kısıtlı su kaynaklarına sahip bölge halkı için önemli bir tehdit oluşturduğuna dikkati çekiyor.
Bununla birlikte, Afrika’daki doğa alanlarının çoğunda olduğu gibi, Okavango Delta’sıyla ilgili de çok sınırlı sayıda akademik çalışma ve araştırma bulunuyor.
Bölge sakinleri kuraklıktan endişeli
Bölge sakinleri ise Okavango Deltası’nda son yıllarda kuraklığın şiddetinden endişe ediyor.
Delta çevresinde tur rehberliği yapan bölge sakinlerinden Gideon Kamutati, AA muhabirine yaptığı açıklamada, delta alanın yıllar içinde küçüldüğünü gözlemlediklerini belirtti.
Kamutati, Botsvana ve çevresinde kuraklıktan duyduğu endişeyi dile getirerek “Artık Angola’nın dağlık bölgelerinden gelen yağmur sularını daha az alıyoruz. Angola bizim bel bağladığımız temel su kaynağımızdır.” dedi.
Deltadaki ana su kaynaklarının çevresinde dahi suların çekilmiş olduğuna dikkati çeken Kamutati, “Bu bölge eskiden sularla kaplıydı. Şimdi ne kadar kuru olduğunu görüyorsunuz. Buraya gelip gezen bazı insanlar, buranın bir delta olduğuna inanmaz.” ifadelerini kullandı.
Okavango Deltası çevresinde yer alan Nata Kuş Cenneti’ni koruma gönüllülerinden bölge sakini Neo da, geçen sezonki düşük yağışlardan ötürü bu yıl bölgede suların daha erken çekildiğinin gözlendiğini belirtti.
Turistler özellikle kurak mevsimi tercih ediyor
Eskiden İngiliz sömürgesi olan Botsvana’nın turizm merkezi Okavango Deltası, daha çok batılı turistler tarafından ziyaret ediliyor.
Kuraklık yerel halk için endişe kaynağı olsa da turistler burayı ziyaret etmek için özellikle kurak mevsimi tercih ediyor. Bunun nedeni ise, aşırı sıcaklar ve su kıtlığından dolayı bölgedeki tüm hayvanların, çölde bir vaha olma özelliği taşıyan Okavango’daki sınırlı su kaynakları etrafında toplanması.
Bu durum ziyaretçilere, daha fazla sayıda ve çeşitlilikte hayvanı, çok daha temiz bir görüş alanından ve oldukça yakından görme fırsatı tanıyor.
Yağış mevsimi olan kasım-mayıs aylarında, deltanın yüzeyi tekrar sularla dolduğunda, hayvanların büyük çoğunluğu başka alanlara göçerken, arazi şartları da araç sürüşüne imkan vermiyor.
Suların kapladığı deltayı bu mevsimde ziyaret edenler için, Okavango’nun ihtişamını ayaklar altına seren helikopter turları tavsiye ediliyor.
Moremi Vahşi Yaşam Alanı
Deltayı ziyaret etmek isteyenlerin ilk durağı olan Maun şehri, yaklaşık 60 binlik nüfusuyla bölgenin en büyük şehri olma özelliği taşıyor. Burada bulunan havalimanına, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Johannesburg kentinde düzenli seferler mevcut.
Bölgeye karadan ulaşım ise başkent Gaborone’dan A1 ve A3 karayolu ile, Botsvana sınırlarının Zimbabve, Zambiya, Namibya ile kesiştiği Kasane’den ise A33 ve A3 kara yolundan sağlanıyor.
Okavango’daki tek doğa koruma alanı olan Moremi Vahşi Yaşam Alanı ise, turistlerin bölgede en çok ziyaret ettikleri yerlerin başında geliyor.
Maun’dan Moremi’ye ulaşım, son derece olumsuz koşullarda yaklaşık 80 kilometre uzunluğundaki kum yoldan yalnızca dört çeker araçlarla sağlanıyor.
Buranın geniş bir deltada yer alması ve yolların durumu göz önünde bulundurulduğunda, Moremi, araçla ulaşım için çok elverişli bir doğa alanı olarak görülmüyor.
Bu yüzden turistler çoğunlukla, Maun çevresindeki konaklama tesislerinden gerçekleştirilen özel ya da grup halinde rehberli turları tercih ediyor. Kişi sayısının 2-6 arasında değiştiği turların fiyatları ise turistlerin en yoğun talep oluşturduğu ekim ayı itibarıyla kişi başı 150 dolardan başlıyor.
Moremi’yi ziyaret edenler, başta aslan, çita, yaban köpeği, fil, zürafa, zebra ve antilop türleri olmak üzere, çok sayıda hayvanı doğal ortamlarında yakında görme fırsatı buluyor.